23 Ocak 2015 Cuma

Seyyid Hüseyin Gazi Türbesi / ANKARA / MAMAK / Hüseyin Gazi Dağı

Türbenin Yeri: Seyyid Hüseyin Gazi Türbesi, Ankara İli Mamak İlçesi, PTT Evleri Mahallesi, Hüseyin Gazi Dağı tepesindedir.
Hüseyin Gazi Külliyesi
Hüseyin Gazi Külliyesi
Seyyid Hüseyin Gazi Kimdir: Hüseyin Gazi Sultan, Hüseyin Gazi Hazretleri adıyla da anılan Emeviler döneminde Anadolu’ya gelip burada şehit düşmüş bir İslam mücahididir. Hüseyin Gazi Seyyid Battal Gazi’nin babası olmasının dışında hakkında fazla bilgi sahibi değiliz.
Battal Gazi Destanı’nda Seyyid Hüseyin Gazi’nin büyük atalarından olan Ali el-Medeni alim ve cengaver bir kişidir. Babası Ali Zeydi’dir. Ali Zeydi’nin lakabı “Rabi”dir. Zeyd, Muhammed el Erdeşir’in oğludur. Muhammed el-Erdeşir ise Yahya el İdris’in oğludur. Yahya el-İdris’in atası ise Zeyd el Enver’dir. İmam Zeynel Abidin’in oğludur. İmam Zeynel Abidin ise İmam Hüseyin’in oğludur. İmam Hüseyin ise Hz. Ali (r.a.)’nin oğludur. Hz. Hüseyin'in annesi Fatimatü'z-Zehra ise Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)'nın kızıdır.
Bizans kuvvetleriyle sınır boylarında savaşan dervişlerdendir. Malatya Beyi Emir Ziyad’ın komutanıdır. Emir Ziyad vefat edince yerine oğlu Numan geçer. O da Seraskerlik görevini Hüseyin Gazi’ye verir.
Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin 1200’li yılların başında Anadolu’ya gelirken Hüseyin Gazi soyundan 300 kişi getirdiği söylenmektedir. Seyyid Hüseyin Gazi Tekkesi 13. yüzyıl yapısıdır. 1925 yılına kadar Bektaşi Tekkesi olarak varlığını sürdürür.
Hüseyin Gazi Tekkesi kayıtlara göre 1386 yılında tamir görmüştür, Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1527 yılında, II Mahmut döneminde 1826 yılında olmak üzere iki kez kapatılmıştır. Tekke Sultan Abdülaziz tarafından 1868 yılında tekrar törenle açılmıştır. 1925-1940 yılları arasında türbe ve tekke tahrip edilmiş, eşyaları talan edilmiştir.        
Hüseyin Gazi Türbesi
Hüseyin Gazi Sandukası
Türbenin Durumu: Türbe yığma taştan inşa edilmiştir. Altıgen planlı bir türbedir ve içinde tek sanduka bulunmaktadır. Günümüzde Türbe, Cemevi ve diğer binalarla birlikte bir külliye şeklindedir. Hüseyin Gazi’nin Anadolu’da birçok yerde türbe ve makamları vardır.    

Ziyaret Nedeni: Türbe değişik dilekler için ziyaret edilmekle birlikte, özellikle hayır duası için ziyaret edilmektedir. Kadın ve çocuk giysileri sanduka üzerine bırakılarak şifa aranmaktadır. Türbe etrafındaki ağaçlara çaput bağlanmakta, türbede mum adağı, kurban adağı uygulanmaktadır.
Türbenin karşındaki dağda üç kez dolaşılırsa dileklerin yerine geleceğine inanılmaktadır. Türbe etrafındaki toprağın sırta sürülerek ağrıları alacağına inanılmaktadır. Yine türbe yakınında bulunan bir Delik Taş‘ını Hüseyin Gazi’nin savaşlarda gürz olarak kullandığına inanılmaktadır. Bu deliğe kafaları sokunca baş ağrısının kalmayacağına inanılmaktadır. Türbe duvarına taş yapıştırma adeti vardır. Yine türbe yakınında bulunan Kutsal Mağara içinden alınan suyun şifa getireceğine inanılmaktadır. Bu suya Zemzem veya Dualı Su adı verilmektedir.   

Menkıbeler: 1-) Malatya Emiri Numan'ın bir oğlu olur ve adını Ömer koyarlar. Hüseyin Gazi, dağlarda avlanırken, bir geyik görür. Geyiğin sırtında altın simli bir çul vardır. Bu güzel geyiği yakalayıp Emir Numan’ın oğlu Ömer’e hediye etmek ister ve kaçan geyiği kovalamaya başlar. Geyik bir mağaraya girer. Hüseyin Gazi’de onu takip eder ve atından inip mağaraya girer. Mağarada bir iki adım yürüyen Hüseyin Gazi’nin karşısına sarı renkli bir at çıkar. Gökkuşağına benzeyen eğerine bir bohça, bir kılıç ve büyük bir gürz tutturulmuştu. Gördüğü bu sahne karşısında hayran kalan Hüseyin Gazi ata yaklaşır ve geminden tutmak ister. Lakin bir türlü atın yularından tutamaz. O esnada mağaranın içinden bir nida gelir ve at huysuzluğunu bırakır. Bu sesin sahibini bir türlü göremeyen Hüseyin Gazi hayrete düşer ve atın yularını tutar. Eğere asılmış olan kılıcı alır. Kılıcın üzerinde “Bu süngü Keyyus'un süngüsüdür." ibaresi yazılıdır. Bohçayı açar. Bohçanın içinde Hz. Adem’in iki bölük saçı, Hz. Davut ve Hz. İshak’ın zırhları, Hz. Ömer ve Hz. Hamza'nın silahları vardır. Her silahın üzerinde kime ait olduğu yazılıdır. Bu gördüklerine çok sevinen Hüseyin Gazi sarı atı ve atın üzerinde bulunan kutsal emanetlerle birlikte mağaradan çıkar, Malatya’nın yolunu tutar. Yol boyunca mağarada duyduğu nidayı düşündü ve "Cafer kimdir ki böyle silahlar ona verilecek?" Bu düşüncede iken uykusu gelir.
Atından iner ve bir kayaya yaslanır, uyur. Rüyasında bir pir gelerek: - ”Ya Hüseyin! Müjdeler olsun sana ki, o Cafer senin oğlundur. Doğumuna az kaldı. O Rum (Anadolu)'u Müslüman edecek. Öyle işler yapacak ki, hiçbir pehlivan yapmamış olacak.” dedi. Hüseyin Gazi uyanır, abdest alır ve şükür secdesi yapar. Atına binerek Malatya’ya gelir. Aradan yıllar geçer Malatya Emiri Numan ibni Ziyad vefat eder, yerine oğlu Ömer geçer. Hüseyin Gazi'nin yiğit ve pehlivan bir eri vardı. Adı Tevabil’di. Günlerden bir gün divan toplantısında iken Tevabil, Hüseyin Gazi’ye bir oğlu olduğunu müjdeledi. Emir Ömer, Hüseyin Gazi’nin oğlunun adını Cafer koydu. Hüseyin Gazi şükür nişanesi olarak ziyafet verdi.

2-) Cafer büyür ve üç yaşına girer. Onu gören herkes on yaşında sanır. Öyle güzelleşir ki benzeri yoktur. Kim kucağına alsa onu yere koymaz olur. Hüseyin Gazi ise her gün ava çıkar, Bizans Kralı Kayser’de her yıl halifeye haraç verir. Mamuriye (Ankara) tarafına avlanmaya çıkan Hüseyin Gazi’nin önüne bir geyik çıkar. Geyiğin sırtında bir atlas çul ve kıymetli taşlar vardır. Bu geyiği yakalayıp oğlu Cafer’e hediye etmek ister. Birkaç kement atar ama yakalayamaz, geyik kaçar. Geyiğin peşine düşen Hüseyin Gazi farkında olmadan Bizans topraklarına girer. Yüksek bir dağın tepesine çıkar. Dağın eteğinde bir kale, kalenin eteğinde de muazzam bir şehir vardır. Şehrin önünde de 40 bine yakın asker vardır. Bu şehir Mamuriye’dir. Şehrin beyi ise Mihriyayil (Mihrail)’dir. Bizans kralı Kayser'in kayınbiraderidir. Bunlar üç kardeş olup, büyüğü Mihriyayil, ortancası Mihran, küçüğü de Şamasep’dir. Kovaladığı geyik ise Mihriyayil'indir. Geyik her tarafta gezer, ama kimse ona bakmaya bile cesaret edemez.
Hüseyin Gazi’nin yakalamaya çalıştığı geyik yorulmuş bir vaziyette Mihriyayil'in çadırına varır. Geyiğin bu durumunu gören Mihriyayil sinirlenir ve askerlere geyiği kovalayan kişinin yakalanmasını emreder. Askerler sağa sola koşturup, geyiği kovalayan kişiyi aramaya başlarlar. Dağın zirvesinde duran Hüseyin Gazi’yi farkederler. Mihriyayil’in askerleri ile Hüseyin Gazi arasında çetin bir mücadele geçer. Hüseyin Gazi yaralanır, yalnız olmasına rağmen çok düşman askeri öldürür ve şehit olur. Düşman askeri atını yakalamak ister, fakat yakalayamazlar. At kanlı bir vaziyette Malatya’ya varır. Emir Ömer bu duruma çok üzülür. Hüseyin Gazi’yi Bizans’ın Ankara valisi Mihriyayil’in askerlerinin şehit ettiğini Yahya bin Mansur gördüğünü söyler. Bu şehadet olayı Emir Ömer tarafından bir mektupla Bağdat'ta halifeye bildirilir. Halife Tavamık bin Bağdadi, bu olaya çok üzülür ve Emir Ömer’e Bizans üzerine akınların başlatılmasını emreder.

Kaynakça: www.ankararsevdam.net / www.alevikonseyi.com (Gülağ Öz yazısı) / www.wowturkey.com

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder