Türbenin Yeri: Hicabi Baba türbesi, Amasya İli Merkez ilçesi Amasya’ya bağlı Ziyaret
Beldesinin merkezinde bulunan Hicabi Baba Camisinin yanındadır.
Hicabi Baba Türbesi |
Hicabi
Baba Kimdir: Gerçek adı Hicabül
Abdülbaki Efendi’dir. 1777-78 yıllarında Kırım’ın Bahçesaray kasabasından
Amasya’ya gelmiş, burada Ürgüplü Hacı
Ahmet Efendi adındaki bir medrese hocasından dersler almıştır. Tasavvuf
eğitimini ise Turhallı Şeyh Mustafa
Efendi’den almıştır. Şeyhinin ölümü üzerine Amasya’da Nakşibendi
Tarikatının şeyhi olmuş ve manevi hastalıkları iyileştirmesiyle ünlenmiştir.
1815-16 yıllarında eski adı Ziyere olan Ziyaret Kasabasında vefat etmiştir.
Türbenin Durumu: Türbe dikdörtgen formda olup 8,5x6,10mt ölçülerindedir. Çatısı kubbelidir.
İçerisinde biri bayan beş sanduka bulunmaktadır. Türbe 1991 yılında Anıt olarak
tescil edilmiştir. Türbe 1974 yılında restore edilmiştir.
Ziyaret Nedeni: Hicabi Baba’ya her türlü dilek, akıl hastaları ve hacca giden
Ziyaretliler gelmektedir. Hacca giden hacı adayları Hicabi Baba türbesini toplu
ziyaret edip, dualar okurlar ve türbede bulunan sancağın altından geçerler.
Diğer ziyaretler için gelenlerse dualarını okurlar.
Menkıbeler: 1-) Türbede Hicabi Baba’ya ait olan iki sancak bulunmaktadır. Savaş zamanında
türbeden kaybolan sancaklar, savaş bitince geri gelir ve üzerinde kan ve kılıç
izleri gözlenmiştir.
2-)
Hicabi Baba camisinin imamı Hicabi Baba’ya ait bir ibriği her gün doldurmasına
rağmen sabahları ibriğin boşaldığı görülmektedir. Bu yıllardır böyledir.
3-) Hicabi
Baba Şeyh Mustafa Efendi’ye intisap etmek için birkaç kez Ziyaret’e gelir.
Fakat bir türlü yolu bulup dergaha ulaşamaz. Bu durum Mustafa Efendi’ye malum
olur ve müritlerini göndererek Hicabi Baba’yı yanına alır. Gün gelir Mustafa
Efendi vefat eder. Vasiyet olarak “Kim kavuğumu yerden kaldırırsa yerime o
geçsin der.” Bütün müridler denemesine rağmen kavuğu yerden kaldıramaz. Bu işe
yalnız Hicabi Baba kalkışmamıştır. Dergahta huzursuzluklar çıkınca kavuğu
kaldırdığı gibi başına geçirir ve şeyhinin yerine göreve başlar.
4-)
Hicabi Baba uzun boylu ve heybetli görünüşe sahiptir. Zaman zaman tarlaya
çalışmaya giden köylüler şadırvanın orada Hicabi Baba’yı abdest alırken
görmektedirler.
5-) Başka
bir menkıbeyi ise değerli araştırmacı Abdulhalim Durma’dan olduğu gibi
aktarıyorum: Hicabi’nin diğer müridlerinden farklı olan davranışları, sohbetlere
iştirak etmesi şeyhinin dikkatini çeker. Aralarında meydana gelen manevi
yakınlaşma, diğer müridlerin de gözlerinden kaçmaz. Ne var ki, müridler bu sevgiyi
kıskanırlar. Dedikodular şeyhin kulağına kadar gider. Bunun üzerine şeyh,
müridlerini toplar ve onların birer demet çiçek getirmelerini ister. Şeyhin bu
isteğini yerine getirmek için, müridler Ziyere Köyü’nün arazisine ve dağlara
çıkarlar. Amaç en güzel çiçeklerden bir demet hazırlayıp, şeyhlerine sunmaktır.
Bütün müridler, Ziyere Köyü’nün dağlarından envai cins çiçeklerden birer demet
yapıp Şeyhlerinin huzuruna girerler. Şeyhin odası bir çiçek bahçesine
dönüşmüştür. Fakat Hicabi nice zaman sonra ağlaya ağlaya elleri boş döner.
Şeyh, ‚ Ya Hicabi!.. Sen çiçek toplamadın mı ?‛ deyince, Hicabi büyük bir
mahcubiyet içinde, ‛ Sultanım, çiçekler hep Allah’ın adını zikrediyorlar, kıyıp
koparamadım‛, cevabını verir. Şeyh o zaman müridlerine döner; “İşte Hicabi’yi bunun için sizden fazla
seviyorum. Siz ne anlarsınız çiçeğin fikrinden, zikrinden” der.
Kaynakça: Abdülhalim
Durma –Evliyalar Şehri Amasya -2003 / Rahime Özdoğan –Amasya’da Adak Yerleri
İle İlgili Halk Anlatıları -2006 / www.kurumsal.kulturturizm.gov.tr
/ www.amasyaziyaret.bel.tr / www.amasya-abdulhalim.blogspot.com
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder