Türbenin Yeri: Seyyid Hüseyin Gazi Türbesi, Ankara İli Mamak İlçesi,
PTT Evleri Mahallesi, Hüseyin Gazi Dağı tepesindedir.
Hüseyin Gazi Külliyesi |
Seyyid Hüseyin Gazi Kimdir: Hüseyin
Gazi Sultan, Hüseyin Gazi Hazretleri
adıyla da anılan Emeviler döneminde Anadolu’ya gelip burada şehit düşmüş bir
İslam mücahididir. Hüseyin Gazi Seyyid
Battal Gazi’nin babası olmasının dışında hakkında fazla bilgi sahibi
değiliz.
Battal Gazi Destanı’nda Seyyid
Hüseyin Gazi’nin büyük atalarından olan Ali
el-Medeni alim ve cengaver bir kişidir. Babası Ali Zeydi’dir. Ali Zeydi’nin lakabı “Rabi”dir. Zeyd, Muhammed el Erdeşir’in oğludur.
Muhammed el-Erdeşir ise Yahya el İdris’in
oğludur. Yahya el-İdris’in atası ise Zeyd
el Enver’dir. İmam Zeynel Abidin’in
oğludur. İmam Zeynel Abidin ise İmam Hüseyin’in
oğludur. İmam Hüseyin ise Hz. Ali
(r.a.)’nin oğludur. Hz. Hüseyin'in annesi Fatimatü'z-Zehra
ise Hz. Muhammed Mustafa
(s.a.v.)'nın kızıdır.
Bizans kuvvetleriyle sınır
boylarında savaşan dervişlerdendir. Malatya Beyi Emir Ziyad’ın komutanıdır.
Emir Ziyad vefat edince yerine oğlu Numan geçer. O da Seraskerlik görevini
Hüseyin Gazi’ye verir.
Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin 1200’li yılların başında Anadolu’ya
gelirken Hüseyin Gazi soyundan 300 kişi getirdiği söylenmektedir. Seyyid
Hüseyin Gazi Tekkesi 13. yüzyıl yapısıdır. 1925 yılına kadar Bektaşi Tekkesi
olarak varlığını sürdürür.
Hüseyin Gazi Tekkesi kayıtlara
göre 1386 yılında tamir görmüştür, Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1527
yılında, II Mahmut döneminde 1826 yılında olmak üzere iki kez kapatılmıştır.
Tekke Sultan Abdülaziz tarafından 1868 yılında tekrar törenle açılmıştır.
1925-1940 yılları arasında türbe ve tekke tahrip edilmiş, eşyaları talan
edilmiştir.
Hüseyin Gazi Türbesi |
Hüseyin Gazi Sandukası |
Türbenin Durumu: Türbe yığma taştan inşa edilmiştir. Altıgen planlı
bir türbedir ve içinde tek sanduka bulunmaktadır. Günümüzde Türbe, Cemevi
ve diğer binalarla birlikte bir külliye şeklindedir. Hüseyin Gazi’nin Anadolu’da
birçok yerde türbe ve makamları vardır.
Ziyaret Nedeni: Türbe değişik dilekler için ziyaret edilmekle
birlikte, özellikle hayır duası için ziyaret edilmektedir. Kadın ve çocuk
giysileri sanduka üzerine bırakılarak şifa aranmaktadır. Türbe etrafındaki
ağaçlara çaput bağlanmakta, türbede mum adağı, kurban adağı uygulanmaktadır.
Türbenin karşındaki dağda üç kez
dolaşılırsa dileklerin yerine geleceğine inanılmaktadır. Türbe etrafındaki
toprağın sırta sürülerek ağrıları alacağına inanılmaktadır. Yine türbe
yakınında bulunan bir Delik Taş‘ını
Hüseyin Gazi’nin savaşlarda gürz olarak kullandığına inanılmaktadır. Bu deliğe
kafaları sokunca baş ağrısının kalmayacağına inanılmaktadır. Türbe duvarına taş
yapıştırma adeti vardır. Yine türbe yakınında bulunan Kutsal Mağara içinden alınan suyun şifa getireceğine
inanılmaktadır. Bu suya Zemzem veya Dualı Su adı verilmektedir.
Menkıbeler: 1-) Malatya Emiri
Numan'ın bir oğlu olur ve adını Ömer koyarlar. Hüseyin Gazi, dağlarda
avlanırken, bir geyik görür. Geyiğin sırtında altın simli bir çul vardır. Bu
güzel geyiği yakalayıp Emir Numan’ın oğlu Ömer’e hediye etmek ister ve kaçan
geyiği kovalamaya başlar. Geyik bir mağaraya girer. Hüseyin Gazi’de onu takip
eder ve atından inip mağaraya girer. Mağarada bir iki adım yürüyen Hüseyin
Gazi’nin karşısına sarı renkli bir at çıkar. Gökkuşağına benzeyen eğerine bir
bohça, bir kılıç ve büyük bir gürz tutturulmuştu. Gördüğü bu sahne karşısında
hayran kalan Hüseyin Gazi ata yaklaşır ve geminden tutmak ister. Lakin bir
türlü atın yularından tutamaz. O esnada mağaranın içinden bir nida gelir ve at
huysuzluğunu bırakır. Bu sesin sahibini bir türlü göremeyen Hüseyin Gazi
hayrete düşer ve atın yularını tutar. Eğere asılmış olan kılıcı alır. Kılıcın
üzerinde “Bu süngü Keyyus'un
süngüsüdür." ibaresi yazılıdır. Bohçayı açar. Bohçanın içinde Hz. Adem’in iki bölük saçı, Hz. Davut ve Hz. İshak’ın zırhları, Hz.
Ömer ve Hz. Hamza'nın silahları
vardır. Her silahın üzerinde kime ait olduğu yazılıdır. Bu gördüklerine çok
sevinen Hüseyin Gazi sarı atı ve atın üzerinde bulunan kutsal emanetlerle
birlikte mağaradan çıkar, Malatya’nın yolunu tutar. Yol boyunca mağarada
duyduğu nidayı düşündü ve "Cafer
kimdir ki böyle silahlar ona verilecek?" Bu düşüncede iken uykusu gelir.
Atından iner ve bir kayaya yaslanır, uyur. Rüyasında bir pir gelerek: -
”Ya Hüseyin! Müjdeler olsun sana ki, o Cafer senin oğlundur. Doğumuna az kaldı.
O Rum (Anadolu)'u Müslüman edecek. Öyle işler yapacak ki, hiçbir pehlivan
yapmamış olacak.” dedi. Hüseyin Gazi uyanır, abdest alır ve şükür secdesi
yapar. Atına binerek Malatya’ya gelir. Aradan yıllar geçer Malatya Emiri Numan
ibni Ziyad vefat eder, yerine oğlu Ömer geçer. Hüseyin Gazi'nin yiğit ve
pehlivan bir eri vardı. Adı Tevabil’di.
Günlerden bir gün divan toplantısında iken Tevabil, Hüseyin Gazi’ye bir oğlu
olduğunu müjdeledi. Emir Ömer, Hüseyin Gazi’nin oğlunun adını Cafer koydu.
Hüseyin Gazi şükür nişanesi olarak ziyafet verdi.
2-) Cafer büyür ve üç yaşına girer. Onu gören herkes on yaşında sanır. Öyle
güzelleşir ki benzeri yoktur. Kim kucağına alsa onu yere koymaz olur. Hüseyin
Gazi ise her gün ava çıkar, Bizans Kralı Kayser’de her yıl halifeye haraç
verir. Mamuriye (Ankara) tarafına avlanmaya çıkan Hüseyin Gazi’nin önüne bir
geyik çıkar. Geyiğin sırtında bir atlas çul ve kıymetli taşlar vardır. Bu
geyiği yakalayıp oğlu Cafer’e hediye etmek ister. Birkaç kement atar ama
yakalayamaz, geyik kaçar. Geyiğin peşine düşen Hüseyin Gazi farkında olmadan
Bizans topraklarına girer. Yüksek bir dağın tepesine çıkar. Dağın eteğinde bir
kale, kalenin eteğinde de muazzam bir şehir vardır. Şehrin önünde de 40 bine
yakın asker vardır. Bu şehir Mamuriye’dir. Şehrin beyi ise Mihriyayil
(Mihrail)’dir. Bizans kralı Kayser'in kayınbiraderidir. Bunlar üç kardeş olup,
büyüğü Mihriyayil, ortancası Mihran, küçüğü de Şamasep’dir. Kovaladığı geyik
ise Mihriyayil'indir. Geyik her tarafta gezer, ama kimse ona bakmaya bile
cesaret edemez.
Hüseyin Gazi’nin yakalamaya çalıştığı geyik yorulmuş bir vaziyette
Mihriyayil'in çadırına varır. Geyiğin bu durumunu gören Mihriyayil sinirlenir
ve askerlere geyiği kovalayan kişinin yakalanmasını emreder. Askerler sağa sola
koşturup, geyiği kovalayan kişiyi aramaya başlarlar. Dağın zirvesinde duran
Hüseyin Gazi’yi farkederler. Mihriyayil’in askerleri ile Hüseyin Gazi arasında
çetin bir mücadele geçer. Hüseyin Gazi yaralanır, yalnız olmasına rağmen çok
düşman askeri öldürür ve şehit olur. Düşman askeri atını yakalamak ister, fakat
yakalayamazlar. At kanlı bir vaziyette Malatya’ya varır. Emir Ömer bu duruma
çok üzülür. Hüseyin Gazi’yi Bizans’ın Ankara valisi Mihriyayil’in askerlerinin
şehit ettiğini Yahya bin Mansur gördüğünü söyler. Bu şehadet olayı Emir Ömer
tarafından bir mektupla Bağdat'ta halifeye bildirilir. Halife Tavamık bin
Bağdadi, bu olaya çok üzülür ve Emir Ömer’e Bizans üzerine akınların
başlatılmasını emreder.
Taylan Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder