9 Ekim 2025 Perşembe

Karacaören Türbesi / NEVŞEHİR / Ürgüp – Karacaören Köyü

 

Karacaören Türbesi

Karacaören Türbesinin Yeri: Nevşehir İli, Ürgüp İlçesine bağlı, Karacaören Köyü mezarlığındaki türbedir. Karacaören Köyü, Develi-Ürgüp karayolu üzerinde olup, mezarlık bu yolun kenarındadır.

Karacaören Kimdir: Karacaören türbesinde kimlerin medfun olduğu bilinmemektedir. Karacaören mezarlığında bulunan Osmanlı dönemi mimarisine uygun yapılan türbede, köyün kurucuları yatıyor olabilir.

Türbenin Durumu: Türbe, oldukça büyük boyutlu kaba yontu taşlarla inşa edilmiştir. Türbenin dışı sarı renkle boyalıdır, içten ise sıvalıdır. Kare plana yakın olan türbenin, kubbesi mevcuttur. Türbeye giriş, güney cephesinden, basık kemerli kapı ile sağlanmaktadır. İçte doğu batı doğrultusunda yerleştirilmiş iki mezar sandukası bulunmaktadır. Örtüsü yıkılmak üzere olan türbe içten ahşap ve metalle desteklenmiş dıştan demir kuşak ile çevrelenmiştir.

Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan türbe, 1991 yılında 1. Derece Anıt Eser olarak tescillenmiştir.

Ziyaret Nedeni: Genellikle çevre sakinleri tarafından hayır duası ve değişik dilekler için ziyaret edilmektedir.

Kaynakça: www.kulturportali.gov.tr

Taylan Köken

23 Eylül 2025 Salı

Temenni Türbeleri / NEVŞEHİR / Ürgüp – Temenni Mah.

  

Temenni Tepesinden Manzara

Temenni Türbelerinin Yeri: Nevşehir İli, Ürgüp İlçesine bağlı Temenni Mahallesi, Kılıç Arslan Caddesi yanındaki Temenni Tepesi üzerindeki iki kümbet türbedir.

Temenni Türbeleri Kime Aittir: Temenni Tepesi, Ürgüp ilçesinin tam merkezinde 1.140 m rakımlı bir tepe olup, şehirden yüksekliği 80 m olup, tüm kenti panoramik olarak görebileceğiniz bir noktadır. "Temenni" kelimesi; bir şeyin gerçekleşmesini dileme, dilek anlamında Arapça bir kelime olup, tepe üzerindeki türbelerin ziyaret yeri olarak kullanılmasından dolayı bu adı almıştır.

Temenni tepesi ve çevresi kaya mezarları ile doludur. Tepenin en üstüne gömülmek için ölenin ayrıcalıklı bir konuma sahip olması gerekmektedir. Kaya mezarlarının ise derin kazılarak, 5-6 kişinin aynı zamanda gömülmesi sağlanmıştır.

Tepenin girişinde sağda bulunan kümbetin, Kılıç Arslan Gazi Türbesi ve anıt mezarı olduğu belirtilmektedir. Bu kümbetin hemen yanında üstü açık bir mezar da bulunmaktadır. Benim ziyaretim, 2002 yılının Şubat ayında gerçekleşmiş olup, türbenin girişine konulan bilgi tabelasına göre: Rükneddin Kılıçarslan IV. ve kardeşi Sultan İzzettin Keykavus II. Ürgüp’ün de bağlı olduğu Konya’da oturmakta Selçuklu Devleti’ni yönetmektedirler. İzzettin’in aleyhtarları Rükneddin’i Konya’da kaçırmayı başararak onun Ürgüp’e yerleşmesini sağlarlar. Peşine düşen Alaeddin Keykubad, Erarslan mevkiinde Rükneddin birliklerini yenip, onu da şehit ederler.

Rükneddin Kılıçarslan Türbesi

Rükneddin Kılıçarslan Türbesi

Rükneddin Kılıçarslan Türbesi

Rükneddin Kılıçarslan Türbesi

Rükneddin Kılıçarslan Türbesi

Ürgüp halkı, Rükneddin’i mezarını bilmez ve uzun yıllar unuturlar. Ta ki bir ulema kişi gece rüyasında; “Temenni tepesine çıkıp, bir kağıt yazacak ve bunu havaya atacağız. Kağıdın düştüğü yerde Sultan’ın mezarı vardır” deyince mezar bulunmuş olur. Dönemin bölgede görevli paşası olan Vecihi Paşa tarafından kümbet inşa ettirilir.

Bu anlatının diğer bir versiyonunu, Kapadokya Kültür Yolu isimli başarıyla kurgulanmış olan siteden aktarıyorum:

Temenni Tepesi’nde Kılıçarslan Gazi Türbesi ve Anıt Mezarları olarak anılan bu türbenin hikâyesi ise Anadolu Selçukluları dönemine dayanıyor. Taht kavgaları ve Moğol istilasından kaçarak Ürgüp’e sığınan Selçuklu sultanları IV. Rüknettin Kılıçarslan (Sultanlık dönemi 1246-1266) ve daha sonraki tarihlerde III. Alaeddin Keykubat (Sultanlık dönemi 1297-1304) burada yakalanıp öldürülmüş. Kılıçarslan’ın öldürülmesinin rivayeti önce bölgedeki Arslan kayalıklarında yakalanması, ardından sultanların kan akıtılmadan öldürülmesi geleneği doğrultusunda yay kirişiyle boğulması olarak anlatılıyor. Türbede 13. yüzyılda Ürgüp’te öldürülen Selçuklu Sultanı IV. Rükneddin Kılıçaslan, mezarda ise III. Alaeddin Keykubat’ın yattığı söylense de, mezarlar aslında anılarına saygı olarak yapılmış[makam] ve naaşları Konya’ya gömülmüş. Ölmeden önce bir süre Ürgüp’te yaşamış bu sultanların temsili mezarları, 1852’de Osmanlı Sultanı Abdülmecid zamanında Kayseri Valisi Muhammed Vecihi tarafından türbeye çevrilmiş. Türbenin bir türbedarı varmış ve saraydan sürekli bir ödenek almış. Kılıçarslan Gazi Türbesi’nin mermer, çivit mavisi kitabesi günümüzde Ürgüp Müzesinde sergilenmekte.

    Diğer kümbet hakkındaki dikkat çekici bilgileri de aynı siteden aktarıyorum:

Ürgüp Temenni Tepesi’ndeki diğer kümbet ise tepenin tam ortasında bulunuyor. Bu kümbet, 1855 yılında aslen Ürgüplü olmayan, saraydan sürülünce develere yüklettiği el yazması 817 cilt eserle bölgeye gelen Tahsin Ağa tarafından yaptırılıp, Tahsinağa Halk Kütüphanesi olarak uzun süre kullanılmış. Kütüphane aynı zamanda medrese olarak da hizmet vermiş. Tahsin Ağa kütüphaneye Ürgüplü Hacı Derviş’i medrese yöneticisi olarak atamış ve Hacı Derviş’te bu görevi oğlu Nail Derviş’e devredene kadar 39 yıl Hafız-ı Kutub (kütüphane görevlisi) olarak sürdürmüş. Kütüphane 1914 yılında Eğitim Bakanlığı’na bağlanmış.

Temenni Tepesi Kümbet-II

Temenni Tepesi Kümbet-II

Temenni Tepesi Kümbet-II

Türbelerin Durumu: Yörede bulunan yerel taştan inşa edilmişlerdir. Selçuklu Dönemi olduğu düşünülse de Osmanlı Döneminde Hicri:1268 Miladi:1851-1852 yıllarında inşa edildiğini biliyoruz.

Mülkiyeti belirsiz olan türbe, 1987 yılında 1. Derece Anıt Eser olarak tescillenmiştir.

Rükneddin Kılıçarslan Türbesi

Rükneddin Kılıçarslan Türbesi

Rükneddin Kılıçarslan Türbesi

Ziyaret Nedeni: Genellikle çevre sakinleri tarafından hayır duası için ziyaret edilmekle birlikte, bazı kişiler dilek dileyip, çaput da bağlamaktadır.

Kaynakça: www.kulturportali.gov.tr; www.kapadokyakulturyolu.com.tr.

Not: Türbe fotoğrafları tarafımdan 2002 yılında çekilmiştir.

Taylan Köken

18 Eylül 2025 Perşembe

Altı Kapılı Türbe / NEVŞEHİR / Ürgüp – Kavaklıönü Mah.

 

Altı Kapılı Türbe Tabelası

Altı Kapılı Türbesinin Yeri: Nevşehir İli, Ürgüp İlçesine bağlı Kavaklıönü Mahallesi, Şehit Turan Caddesi ile Ziya Paşa Caddesinin kesişim yerinde yer alan Ürgüp Lisesinin bahçesindeki türbedir.

Altı Kapılı Kimdir: Altı Kapılı Türbede bir anne ve iki kızının mezarları yer almaktadır. Türbedeki kitabeye göre (ismi bilinmeyen) Kadı Kalesinin uçbeyinin eşi ve kız çocuklarının mezarları vardır. Altı cepheye sahip olduğu için, Altı Kapılı türbe olarak anılmaktadır.

Altı Kapılı Türbesi

Altı Kapılı Türbesi

Türbenin Durumu: İnşa kitabesi bulunmayan türbenin 13. yüzyıl yapısı olduğu belirtildikten sonra kimi kaynaklar Selçuklu, kimi kaynaklar ise Osmanlı dönemi mimarisine tarihlemektedir. Altı cepheli, her cephesinde kemerli pencerelere sahip olan türbenin, üstü açıktır. Sivri kemerli niş içindeki basık kemerli demir kapıya iki yandan taş merdivenle çıkılmaktadır.

Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan türbe, 1987 yılında 1. Derece Anıt Eser olarak tescillenmiştir.

Ziyaret Nedeni: Genellikle çevre sakinleri tarafından hayır duası için ziyaret edilmektedir.

Kaynakça: www.kulturportali.gov.tr; İlyas Gökhan, Kürşat Koçak, Hüseyin Saraç, Anadolu Selçukluları Döneminde Nevşehir, Niğde, Kayseri ve Aksaray Çevresi’nin Siyasi, Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Tarihi, Cappadocia Journal, s.112.

Not: Türbe fotoğrafları tarafımdan 2002 yılında çekilmiştir.

Taylan Köken

16 Eylül 2025 Salı

Şerif Ali Türbesi / NİĞDE / Merkez – Yukarı Kayabaşı Mah.

Şerif Ali Türbesinin Yeri: Niğde İli, Merkez İlçesine bağlı Yukarı Kayabaşı Mahallesi, Şerif Ali sokak ile Postane sokağın birleştiği köşededir.

Şerif Ali Türbesi

Şerif Ali Türbesi
Şerif Ali Kimdir: Şerif Ali’nin kim olduğu konusunda herhangi bir bilgi mevcut değildir. Türbenin banisi olan Hacı Said Paşa türbe kitabesini şu şekilde yazdırmıştır:

Olmak istersen iki âlemde makbûlü-l-enam

Türbe-i Şeref Ali-yi kıl ziyâret-i eyam

Bâni-i sanisi el-Hac Said Paşa (Sene 1282)

Ey halk, iki âlemde insanların beğendiği kimse olmak istiyorsan,

Şeref Ali Türbesini ziyaret et.

(Türbenin) ikinci bânisi Hacı Said Paşa’dır.

Bu açıklamaya göre Hacı Said Paşa mevcut türbeyi yenilemiş veya ilave bölüm eklemiş olabilir.

Şerif Ali Türbesi

Şerif Ali Türbesi
Türbenin Durumu: İnşa kitabesine göre, H.1282 (Miladi 1865-66) yılında Hacı Said Paşa tarafından ikinci kez yaptırılmıştır. Şerif Ali türbesi, tek katlı, dikdörtgen planlı olup, 6 x 9 m boyutlarındadır. İnşasında trakit taşı kullanılmıştır. Kapı ve pencere alınlıklarında sivri kemerler kullanılmıştır. Türbenin içi, kubbe ve beşik tonozla örtülü iki bölümden oluşur. İçeride kesme taşan yapılan tek sandukanın Şerif Ali’ye aittir.

Türbe Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1976 yılında restore edilmiş, 1978 yılındaysa 1. Derece Korunacak Kültürel Miras olarak tescillenmiştir.

Ziyaret Nedeni: Genellikle çevre sakinleri tarafından hayır duası için ziyaret edilmektedir.

Not: Fotoğraflar 2002 yılında TK tarafından çekilmiştir.

Kaynakça: www.kulturportali.gov.tr

Taylan Köken

10 Eylül 2025 Çarşamba

Pir Ahmet Beşeri Türbesi / KÜTAHYA / Merkez – Sofça Köyü

 

Pir Ahmet Beşeri Türbesi

Pir Ahmet Beşeri Türbesi

Pir Ahmet Türbesinin Yeri: Kütahya İli, Merkez İlçesine bağlı Sofça Mahallesi(Köyü) sınırları içindedir. Eskişehir-Kütahya karayolunun ve Porsuk Barajının batısında, Pirahmet Dağı mevkiinde bulunan türbedir.

Pir Ahmet Beşeri Türbesi

Pir Ahmet Beşeri Türbesi

Pir Ahmet Beşeri Türbesi

Pir Ahmet Beşeri Türbesi

Pir Ahmet Kimdir: Kütahya’nın Kalburcu köyünde doğduğu, torunu Gaybi’nin aktarımına göre; “Herkesin sohbetine katıldığı, sözlerini dinlediği, hal ve hareketlerini örnek aldığı bir kimse olduğunu, bu sebepten kendisine “Pîr” denildiği…” için, Kalburcu Şeyhi Pir Ahmet Efendi olarak anılmaktadır.

Yine torununun Biatname eserinden aktardığına göre Ahmet Efendi Karaman’da Cem Seyyah’tan ve İstanbul’da Koca Mustafa Paşa Şeyhi Sünbül Sinan’dan icazet alır ve köyüne gelerek burada zaviyesine kurar. Çiftçilikle geçinir, ömrü boyunca bağış, sadaka ve yardımları geri çevirmiş, işinden elde ettiği gelirlerini zaviyesine misafir olanlara ikram yapar, ikramları hiç bitmez imiş. Gelen gidene, “Bu bereket, Şeyhim Abdullatif Efendi’nin bereket duasıdır.” dermiş.

Pir Ahmet Efendi’nin oğlu Şeyh Beşir, torunu Müfti Derviş de Halveti geleneğinden gelmektedir. Torununun oğlu olan Sunullah-ı Gaybi de Halvetiliğin bölgedeki en önemli temsilcisi olmuştur.

II. Selim şehzade iken Pir’i ziyaret ederek duasını almış ve zaviyesinin yanına bir cami inşa ettirmiştir. Pir Ahmet Efendi 1570 tarihinde vefat edince zaviyesine gömülmüş, 1949 yılında Porsuk Barajının yapılması üzerine naşı Eskişehir-Kütahya yolunun üzerine, bugünkü yerine nakil olmuştur.

Türbenin Durumu: Türbe kare planlıdır, kubbesi ve kırma kiremit çatı altıgen planlıdır. Türbe kapısının üstündeki tabelaya göre; Pir Ahmet Beşeri Armutlu nahiyesinde Kalburlu çiftliğinde doğmuş olup, Porsuk Barajının inşası nedeniyle naşı 1949 yılında taşınmış, şimdiki türbe binası ise 1955 yılında Maarif Vekâleti tarafından inşa edilmiştir. Türbe içindeki tek büyük mezar Pir Ahmet’e aitken, yan yana dizili olan sekiz sandukada Pir’in aile efradının yattığı düşünülmektedir.

Giriş kapısının sağında bahçe köşesinde bir kulübe mumluk olarak kullanılmaktadır. Türbenin sağında bahçenin alt kısmında Derviş Ahmet ve Mehmet’in medfun bulunduğu bir türbe daha mevcuttur.

Pir Ahmet Beşeri Türbesi Mumluk

Derviş Ahmet ve Mehmet Türbesi

Derviş Ahmet ve Mehmet Türbesi

Derviş Ahmet ve Mehmet Türbesi

Ziyaret Nedeni: Genellikle çevre sakinleri tarafından ziyaret edilmektedir. Özellikle Sofça Köyü halkı türbeye sahip çıkmakta, 2009 yılından itibaren düzenli olarak adına festival etkinlikleri düzenlenmektedir.

Sofça Köyü ve yakınında bulunan Alevi köyleri tarafından Ocak Dedesi olarak kabul edilen Pir Ahmed, bu inanıştaki köylerin talipleri arasında saygı duyulan ve hürmet edilen bir dede olarak kabul edilir.

Kaynakça: Rifat Türkel, Sofça Örnekleminde Kalburcu Şeyhi Pîr Ahmed Efendi ve Alevilik Anlayışı,  İnsan ve Toplum Dergisi, Sayı:6-1, 2016.

Not: Metinde kullanılan bilgilerin çoğunluğu kaynakçada belirtilen makaleden alınmıştır. Fotoğraflar 5 Şubat 2004 tarihinde tarafımdan çekilmiştir. 

Taylan Köken

31 Ağustos 2022 Çarşamba

Dede Mezarı / İZMİR / BERGAMA –Kıranlı Köyü

Mezarın Yeri: Dede mezarı, İzmir İli, Bergama İlçesi, Kıranlı Mahallesinin(Köyü) 1,5 km doğusundadır.

Dede Kimdir: Mezarında belirtildiğine göre İslam dinini yaymak için Anadolu’ya gelen, Horasan erenlerinden isimsiz bir dede mezarıdır.

Kıranlı Dede Mezarı

Kıranlı Dede Mezarı

Kıranlı Dede Mezarı

Kıranlı Dede Mezarı

Kıranlı Dede Mezarı

Mezarın Durumu: Etrafı ağaçlarla çevrili üstü açık mezarda ayak ve baş taşlarında kavuk mevcuttur. İsimsiz dede mezarına bu mezar taşları taşınmış olabilir veya bu küçük hazirede vakti zamanında iki kişinin mezarı olabilir. Mezarda yapılan yenileme esnasında geniş bir sandukaya benzetilen mezarın üstü düz kesilmiş mermerlerden kaplanmıştır. Bu mermerler yüzünden mezarın niteliğini, mezar taşlarını incelemek mümkün olmadı.

Taylan Köken

30 Kasım 2021 Salı

Taylı Baba Türbesi / BALIKESİR / BURHANİYE / Taylıeli Mahallesi

Türbenin Yeri: Taylı Baba Türbesi, Balıkesir İli, Burhaniye İlçesi, Taylıeli Mahallesi (Köyü) mezarlığındadır.

Taylıeli Mezarlığı

Taylı Baba mezarının olduğu tepe

Taylı Baba Kimdir: Taylıili/Taylıeli Köyünün merkezine dağılmış olarak görülen Roma ve Bizans döneminden kalan devşirme malzemelere göre köyde veya köye yakın bir konumda bu dönemden kalan bir yerleşim olduğunu düşünebiliriz. Taylıeli stratejik konumuyla, Pergamon – Adramytteion antik kentleri arasındaki antik kıyı yolunu gözetleyen bir konumdadır. Ayrıca günümüzde İskele Mahallesi olarak bilinen tarihi iskeleye yukarıdan hâkim bir konumdadır.

Taylı Baba, Anadolu Selçuklu Devleti Döneminde sultan tarafından bölgeye uç beyi olarak vazifelendirildiği belirtilmektedir. Bölgeye obasıyla birlikte yerleşen Taylı Baba yaylak olarak Taylıeli bölgesini, kışlak olarak da Burhaniye Geriş mahallesini kullanırdı.[1] Zamanla bölgede hâkimiyeti sağlayan Taylı Baba’nın vefatından sonra bölge 1300 yıllarında Balıkesir merkezli Karesi Beyliği hâkimiyetine geçmiştir. 1324 tarihinde, Orhan Gazi döneminde Karesi Beyliğinin Osmanlı Beyliğine katılmasıyla birlikte bölge de Osmanlı Devletinin hâkimiyetine geçmiş oldu. Bölgenin sarp yapısı nedeniyle, elverişli toprakların az olması ve artan nüfusla birlikte Taylıeli halkı günümüzde Burhaniye merkezinde olan Memiş mahallesinin olduğu düzlüğe 1484 yılında yerleşir.[2]     

Taylı Baba mezarının olduğu tepe

Taylı Baba mezarı

Taylı Baba mezarı

Mezarın olduğu tepeden Burhaniye yolu

Taylı Baba etrafındaki mezarlar

Taylı Baba etrafındaki mezarlar

Taylı Baba etrafındaki mezarlar

Türbenin Durumu: Taylıeli – Burhaniye arasındaki eski stabilize yol kenarındadır. Taylıeli mezarlığında dolmen türü eski tip Türk mezarları olduğu gibi, eski yazıyla tanzim edilmiş birçok eski Osmanlı dönemi mezar taşı da mevcuttur. Yine mezarlıkta birçok devşirme malzeme mezar taşı olarak kullanılmıştır.   

Taylı Baba türbesi üstü açık mezar şeklindedir. Mezarın Taylı Baba’ya ait olduğuna ilişkin herhangi bir ibare yoktur. Etrafı tamamen devşirme malzemelerden yapılmış mezar taşlarıyla dolu olan bu tepelik alanda, Taylı Baba’nın mezarının baş taşı bir sütunun üzerine konulmuş mantar biçimindeki bir kaya parçasıyla diğer taşlardan belirgindir.

Ziyaret Nedeni: Taylıeli halkı tarafından özellikle hayır duası için ziyaret edilmektedir.

Anlatı: Taylıeli Köyü’nün kuruluşu ve Taylı Baba’nın faaliyetleri ile ilgili şöyle bir rivayet bulunmaktadır:

“1223 yılında Selçuk hükümdarı II. Kılıç Arslan zamanında Bergama uç beyi tarafından Taylı Baba, nâm-ı diğer Mehmet Taylı Bey, uç beyi olarak bölgeye gönderilir ve civardaki bütün göçebeleri Taylıeli Köyü’ne yerleştirir. Taylı Baba’nın zamanla Karesi Beyi ile arası açılır. Askerini toplar, harp için Karesi’ye hareket eder. Karesi Beyi işin vehâmetini anlar, siyasî yönden bu harbi önler. Şöyle ki; Karesi Beyi’nin yanında büyük bir zât olan Muhyiddin-i Rûmî vardır. O’na, ‘ne yaparsan yap, o zâtı geri çevir’ der. Muhyiddin-i Rûmî, Taylı Bey’i, Osmanlar Köyü’nde karşılar ve O’na: ‘Sen iki İslâm askerini kırdıracaksın. Cehennemde yerin belli. Sen illâ harp etmek istiyorsan, karşında Bizans var.’ der. Selçuklular, bölgeyi aldıkları halde Edremit, Bizans’ın elindeymiş. Muhyiddin-i Rûmî, etkili konuşması ile Taylı Bey’i ikna eder ve geri çevirir. Taylı Bey de o zâtı çok sever. Karesi’ye göndermez, yanında götürür. Edremit’in alınamaması Taylı Bey’in kafasına takılmıştır. Zaman geçer. Hristiyanların bir yortusu vardır. Sabaha kadar içki içerler. Taylı Bey, o gece askerini sallarla karşı tarafa geçirir. Ani bir baskınla şehri ele geçirir ve Edremit’in fâtihi olur.

Burhaniye nüfusuna kayıtlı ve 1924 (1340) doğumlu Ahmet Şevkli (Sofu) ile yaptığımız görüşme; Burhaniye nüfusuna kayıtlı ve 1952 doğumlu Ali Rıza Kaymaz ile yaptığımız görüşme.[3]

Taylan Köken 



[1] www.burhaniye.gov.tr Erişim Tarihi: 29.11.2021

[2] www.balikesir.ktb.gov.tr Erişim Tarihi 29.11.2021

[3] Mehmet Bicik, Balkanlar’dan Burhaniye’ye Yapılan Göçlerin Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Etkileri, Balıkesir Üni., Yüksek Lisans Tezi, 2017.